Kampüsün ve Hayallerin Ötesinde bir Ders Deneyimi: Karakutu ile Hafıza Yolculuğu

Okan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Umut Azak, Karakutu’nun Hafıza Yolculuğu programıyla birleştirerek 2016 bahar döneminde beraber yürüttüğümüz Azınlık Hakları dersinin deneyimini paylaşıyor.

 
Karakutu ile 2015’in Nisan ayında Bilgi Üniversitesi’nde Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Merkezi’nin düzenlediği, “yükseköğretimde ‘hassas meseleler’i ele almak” konusundaki farklı deneyimlerin paylaşıldığı atölyede tanıştım. Bir ay sonra Okan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde “Türkiye’de Modernleşme” dersimi alan 3. sınıf öğrencileri ile birlikte Karakutu’nun  hafıza yürüyüşlerinden birine katıldık. Gözlemci olarak bulunduğum bu yürüyüş sırasında, öğrencilerin derstekinden farklı olarak eşit katılımcı olduklarında nasıl bir dönüşüm yaşayabildiklerini gördüm. Dönem boyunca öğrettiğimi zannettiğim birçok şeyi o gün orada idrak ettiklerine şahit oldum. Hafıza yürüyüşünün, katılımcıları doğrudan içine alan ve aktive eden oyun-bulmaca yönü, yaratıcı çözüm üretmeye yönelik pozitif ve dinamik yapısı, hiyerarşi kurmayan moderasyon anlayışının üniversite derslerine nasıl uygulanabileceğini düşünmeye başladım. Karakutu – Okan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü işbirliğiyle Kadıköy Hafıza Yürüyüşü tasarlama fikri bu sürecin bir sonucu olarak ortaya çıktı.
Picture1
2016 Bahar döneminde 4. sınıflar için verdiğim Azınlık Hakları adlı seçmeli dersi Karakutu’nun Hafıza Yolculuğu eğitim programı ile birleştirerek bu fikri somut bir projeye dönüştürdük. Emrah ve Derya’nın heyecan, özveri ve emekleri sayesinde, bu üniversite-sivil toplum işbirliğini hiçbir maddi destek olmadan gerçekleştirebildik. Dersi alan öğrenciler Karakutu gönüllüleri olarak dönem boyunca yeni bir hafıza yürüyüşü rotası tasarlamak için gereken altyapıyı sağlamaya yönelik bir eğitim gördüler. Yeni rota ve mekânları, Kadıköy’ün Yeldeğirmeni semti ile sınırladık. İstanbul’un çok-kültürlü yaşamına tanıklık etmiş bu semtteki mekanlardan yola çıkarak, Cumhuriyet döneminde azınlık olma deneyimlerini araştırmaya başladık. Ders ve atölyelerin bazılarını üniversitenin Tuzla Kampüsü’nde bazılarını da Kadıköy Belediyesi Tasarım Merkezi’nin cömertlikle bize açtığı salonlarında yaptık. Öğrencilerin araştırmaları sonucunda  hazırlayacakları mekân kimlik kartları “vize/dönem ödevi”, dönem sonundaki yürüyüşlerdeki anlatıcı olarak performansları da “final sınavı” yerine geçecekti.
Projenin meyvesi, Yeldeğirmeni Hafıza Yürüyüşü, 29 Nisan ve 3 Mayıs 2016 tarihlerinde olmak üzere iki kez gerçekleşti. Katılımcıların çoğu 3. sınıf öğrencilerimden oluşuyordu. Kampüs dışında, şehrin sokaklarında bilmedikleri mekânların şifrelerini çözme heyecanına kapılan öğrenciler, buldukları mekânların ummadıkları tarihlerini arkadaşlarından öğrendiler. Günün sonunda da  yürüyüş sırasında öğrendiklerinden yola çıkarak ayrımcılığın farklı boyutları üzerine tartıştılar ve çözüm önerileri geliştirmeye çalıştılar.  Yürüyüşlere katılan öğrenciler yorucu ama eğlenceli bir gün geçirdiler ve katılım sertifikalarını aldılar. Fakat daha da önemlisi, sınıf ortamında belki sadece duyup geçecekleri konuları, keşfettikleri mekânlardaki insanların hikayelerine odaklanarak öğrendiler. Yeldeğirmeni’nin gayrimüslim sakinlerinin resmi tarihe girmeyen hafızasını, yaşadıkları şehrin hafızası olarak kendi hafızalarının bir parçası haline getirdiler. Öğrencilerin istekli katılımı ve yürüyüş sonundaki olumlu yorumları hepimizi mutlu etti, gururlandırdı.
Picture2
Bu projeyi tekrar etmek için diğer bir büyük motivasyon kaynağı da, yürüyüş mekânlarını araştıran, şifreleri tasarlayan, yürüyüş sırasında anlatıcı olan, kısaca projeyi mümkün kılan 4. sınıf öğrencilerinin kişisel deneyimlerine dair yazdıkları raporlar oldu. Bu projenin onları nasıl dönüştürdüğünü, içinde yaşadıkları toplumu, şehrin tarihini ve en önemlisi kendilerini tanımalarına ve özgüven geliştirmelerine kadar olumlu katkılarda bulunduğunu ifade eden sözlerinden bazıları şöyle:

Özge O.: “Hafıza Yürüyüşünde geçen sene katılımcı olarak yer almıştım. Bu sene ise anlatıcı olarak yer alıyorum. Şimdi olaylara, yapılara, sokaklara bambaşka bir açıdan bakıyorum.”

Gözde: “Hafıza Yürüyüşü’nden beklediğimden çok daha fazla keyif aldım. Bir şeyleri araştırıp, çabalayarak başarmak bambaşka bir duyguydu.”

Elif: “Konuların tarihi derinliklerine indikçe önyargılardan kurtulmak benim için önemliydi.”

Hediye: “Dersin sahada geçmesi, görerek, araştırarak ve mülakatlar ile geçmesi bilgilerin daha kalıcı olmasını ve keyifli geçmesini sağladı.”

Selen: “Saha çalışmalarının bilgilerin akılda kalıcı olması açısından daha yararlı olduğunu keşfettim.”

Gamze: “Aslında bildiklerimizin yeterli olmadığını ve araştırmamız gerektiğini,  her iki tarafı da dinlememiz gerektiğini anladım. … Eğlenerek, eğlendirerek yeni bilgiler öğretmek de ayrıca güzeldi. ”

Özge D.: “Saha çalışmasının üzerimde daha etkili olduğunu, sözlü tarihte kişilerle birebir temasta olmanın olayları anlamam açısından daha etkileyici olduğunu, grup çalışmasının önemini ve öğrendiklerimi gelen gruplara aktarırken başarılı oluğumu, aslında bu aktarımdan keyif aldığımı söyleyebilirim.”

Erhan: “Hafıza yürüyüşü sırasında karşıt görüşlülere ve dinlemeyenlere karşı sabırlı ve sakin olmak gerektiğini öğrendim.”

Ezgi: “Anlattığım bilgilerin geri dönüşünü görmek, karşı tarafa bir şeyler aktarabildiğimi görmek benim için çok gururlandırıcı oldu.”

Busem: “Edindiğim bilgilerin başka insanlara aktarımının ne kadar heyecan ve mutluluk verici bir şey olduğunu görmüş oldum.”

Büşra: “Her şeyden önemlisi insanlarla olan ilişkilerimin daha da geliştiğini gördüm.”

Begüm: “Gönül rahatlığıyla diyebilirim ki Hafıza Yürüyüşü’nde anlatıcı olmak üniversite hayatımda benim için çok güzel bir yolculuk oldu.”

Son olarak, bu ders-projenin bana ne kattığını da eklemeliyim. Karakutu’nun aktif katılıma dayalı yöntemine ayak uydurmak ve tek yönlü bilgi aktarımına alışık “hoca” yanımı dizginlemeye çalışmak tahminimden daha zor oldu. Zaman zaman işlerin daha hızlı ve efektif olabilmesi adına hocalık performansına başvurduğumu da itiraf etmeliyim. Ama her durumda, Karakutu ekibi ve öğrenciler ile birlikte takım çalışmasının heyecanını yaşamak eşsiz bir deneyimdi. Karakutu Hafıza Yolculuğu programı sayesinde, bilgiyi sınıf ortamının dışına çıkarak birlikte ürettik ve paylaştık. Bu yolculuk birbirimizle ve yaşadığımız mekânla olan ilişkimizi de dönüştürdü, güzelleştirdi. Kısaca, teşekkürler Karakutu!

A photo posted by Karakutu (@karakutuorgtr) on